Madde 2 – (Değişik: 15/2/2018-7099/7 md.)
• Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak anasözleşme ile kurulur.
ve CEVAPLAR
Madde 2 – (Değişik: 15/2/2018-7099/7 md.)
• Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak anasözleşme ile kurulur.
Toplantı Tarihi:
Kooperatiflerin olağan genel kurul toplantıları her yılın ilk 6 ayı içinde (Haziran ayı sonuna kadar) ve en az yılda bir kere yapılması zorunludur. Olağanüstü toplantılar her zaman yapılabilir.
* Olağan genel kurul toplantısını ilk 6 ay içinde yapmayan kooperatifler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmaktadır.
Ortaklara Çağrı:
Genel kurul toplantısı için ortaklara yapılacak olan çağrı toplantı gününden en az 30 gün önce ve en çok 2 ay içinde yapılmış olması gerekmektedir. Çağrıda, birinci toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde, yapılacak olan sonraki toplantının tarihi, saati ve yeri açıklanarak yeni bir bildirime gerek kalmaksızın bir defada ortaklara duyuru yapılabilir. Toplantının ertelenmesi durumunda toplantılar arasında en az 7 ve en fazla 30 gün süre bulunması gerekir.
Temsilci Talebi:
Temsilci talebi için toplantıdan en az 15 gün önce Ticaret İl Müdürlüğüne genel kurul tarihi, yeri ve gündemi belirtilerek yazılan dilekçe ve aşağıda belirtilen gerekli diğer evraklarla birlikte başvurulur.
* İkinci toplantı için Müdürlüğümüze ikinci bir dilekçe ile yeniden temsilci isteminde bulunulması gerekmektedir. Sürelerin hesabında duyuru ve toplantı günleri hesaba katılmaz.
Aşağıda belirtilen evraklar genel kurul toplantı tarihinden en az 15 gün önce İl Müdürlüğüne teslim edilmeli ve bilgilerin tamamının eksiksiz ve doğru bir şekilde doldurulması gerekmektedir.
*1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 47. Madde hükümlerine göre yapılmak istenen toplantılarda 15 günlük süre aranmamakla birlikte bu durum yönetim kurulu kararı ve İl Müdürlüğüne başvuru dilekçesinde belirtilmelidir.
Aşağıda listelenen evraklar toplantı bitiminde Bakanlık Temsilcisine ya da 15 gün içerisinde İl Müdürlüğüne teslim edilmesi gerekmektedir.
D) Muhasebe usulü ve defterler:” başlıklı 89 uncu maddesi;
“Madde 89 – (Değişik: 15/2/2018-7099/9 md.) Kooperatiflerin, kooperatif birliklerinin, kooperatif merkez birliklerinin ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin muhasebe usulleri ve mecbur olarak tutacakları defterler hakkında 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulanır. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak tebliğ ile belirlenir.
Vergi Usul Kanununun bu hususlarla ilgili hükümleri saklıdır.” ve “F) Anonim şirket hükümlerine atıf:” başlıklı 98 inci maddesindeki;
“Madde 98 – Bu kanunda aksine açıklama olmıyan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki Anonim şirketlere ait hükümler uygulanır.” düzenlemeleri gereği,
“(1) (Değişik: 26/6/2012-6335/8 md.) Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, bu Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir.
(4) Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir. (Ek cümleler: 27/12/2020-7262/27 md.) …” hükümlerinden belirtilen yönetim kurulu karar defterinin tutulması zorunlu olup,
TTK’nın “I - Belgelerin saklanması, saklama süresi” başlıklı 82 inci maddesinin birinci ve yedinci fıkrasında;
“MADDE 82- (1) Her tacir;
a) Ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini…
sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür.
(7) Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren otuz gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.(1) …” şeklinde belirtildiği üzere tacirler tarafından tutulması zorunlu olan ticari defterlerin, tacirin ihmali olmaksızın yangın, su baskını vb. afetler veya hırsızlık gibi sebeplerle zayi olması durumunda tacir tarafından zıyaın öğrenilmesinden itibaren 30 (otuz) gün içerinde -1/7/2022 tarihli ve 7417 sayılı Kanunun 55 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan ‘’onbeş’’ ibaresi ‘’otuz’’ şeklinde değiştirilmiştir.- “Zayi belgesi” almak üzere ticari işletmesinin bulunduğu yer mahkemesine dava açması gerekmektedir.
Tebliğ’in “Açılış onayı yapılacak defterler ve onay zamanı” başlıklı 13 üncü maddesinin birinci ve altıncı fıkralarındaki;
“MADDE 13 – (1) Tacirler tarafından fiziki ortamda tutulan yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin açılış onayları kuruluş sırasında ve kullanmaya başlamadan önce, izleyen faaliyet dönemlerindeki açılış onayları ise defterlerin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar noter tarafından yapılır.
6) (Değişik: RG-1/12/2013-28838) Pay defteri ve yönetim kurulu karar defterinin yenilenmesinin gerektiği durumlarda açılış onayı yapılacak yeni defter, kullanımına son verilecek defterle veya zayi edilmişse zayi belgesi ile birlikte notere ibraz edilir. Yeni defterin açılış onayının yapıldığı sırada noter, eski deftere veya zayi belgesine, yeni defterin açılış onayının yapıldığını tarih ve sayıyı belirterek şerh düşer. Eski defterde veya zayi belgesinde söz konusu şerhi gören noter tekrar bir açılış onayı yapamaz…”
düzenlemeleri uyarınca kooperatiflerin yönetim kurulu karar defterlerinin, defterin kullanılacağı faaliyet döneminin ilk ayından önceki ayın sonuna kadar noter tarafından onaylanması gerekmekte olup, söz konusu onay işleminin yapılabilmesi için ya eski defterin ya da mahkemeden alınacak zayi belgesinin (defterin zayi olması durumunda) açılış onayı yapılacak defterle birlikte notere ibrazı gerekmektedir.
Kooperatiflerce tutulması zorunlu olan yönetim kurulu karar defterinin zayi olduğu durumlarda yetkili mahkemeden alınacak zayi belgesinin notere ibrazının mevzuatla zorunlu hale getirildiği, söz konusu belge ibraz edilmeksizin yeni yönetim kurulu karar defterinin noter tarafından onaylanmasının hukuken mümkün değildir.
Hukuk Genel Kurulu 2014/169 E. , 2015/2347 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bigadiç Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05/10/2011 gün ve 2011/384 E. 2011/527 K. sayılı kararın incelenmesi, davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 04/04/2012 gün ve 2012/5773 E. 2012/8985 K. sayılı ilamı ile;
(…Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde, davalı kooperatifin müştereken ve müteselsilen kefil olduğu kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlattığı takibe vaki itirazın iptali, takibin devamı ile icra inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalı kooperatifin bireysel kredi sözleşmesinde kefaleti için Genel Kurul tarafından borçlanma iradesinin bulunmaması sebebiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı kooperatif ana sözleşmenin 7/1-I maddesinde “Kredi alınan banka, kurum ve kuruluşlara kooperatif tüzel kişiliğine ait taşınır ve taşınmaz malları ipotek ettirmek ve ortakları adına kefalette bulunmak” şeklinde hüküm bulunduğu görülmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü başlıklı davalı Esenli Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Ana Sözleşmesinin 6.maddesi gereğince kooperatifin amacı gösterilmiştir. Bu amaç doğrultusunda davacı bankadan alınan kredi için ayrıca Genel Kuruldan karar almak suretiyle müteselsil kefalette bulunma yetkisini aramak amaç dışında bir faaliyeti olmayan kooperatif için gerekmeyen bir işlemdir. Müteselsil borçluluk ve kefalette imzası bulunanların yetkili temsilci olmadıkları iddia olunmamıştır. Ana sözleşmenin 6 ve 7/1-I maddeleri gereğince davalının sorumlu bulunduğu düşünülmek suretiyle inceleme ve değerlendirme yapılması yerine yanlış ve yanılgılı gerekçe ile davanın reddi bozmayı gerektirmiştir..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili, davalı kooperatifin ortaklarının kullandığı kredi sözleşmesine müştereken ve müteselsilen kefil olduğunu, ancak davalı ve diğer borçluların temerrüde düşerek borcu ödemediklerini, bu nedenle davalı ile birlikte diğer borçlular aleyhine icra takibine girişildiğini, davalının borca itiraz ettiğini ve icra takibinin durduğunu, ortakları adına kefalette bulunmanın tarımsal kalkınma kooperatifinin çalışma alanına girdiğini, bu nedenle itirazın iptali ile icra takibinin devamına ve alacağın %40’ından az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tarımsal kalkınma kooperatifi olduğunu, ana sözleşmeye göre ancak tarımsal nitelikli işlemler yapabileceğini, imzalanan sözleşmenin tarımsal bir kredi olmadığını, bireysel tüketici kredisi olduğunu, kooperatif genel kurulundan yetki alınmadığını, atılan imzaların kooperatifi değil imzayı atan temsilciyi bağladığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı kooperatif yöneticilerinin bireysel kredi sözleşmesine kefil olduğu, tarımsal nitelikli bir kredi sözleşmesi olmadığı, kooperatif ana sözleşmesi incelendiğinde kooperatifin amacının tarımsal faaliyetlerle çerçevelendirildiği, bu nedenle yöneticiler tarafından temsil yetkisinin sınırlarının aşıldığı, genel kurul tarafından ortaklarla birlikte müteselsilen borçlanma kararı alınmadığı halde kooperatifin borç altına sokulduğu ve borçlanmanın kooperatifin kuruluş amacıyla bağdaşmadığı kabul edilerek, kooperatif ana sözleşmesinin 7/1-L maddesinde çalışma konuları arasında “ortaklık adına kefalette bulunmak” sayılmışsa da; bu maddedeki amacın kooperatifin kuruluş amacıyla sınırlı olduğunun kuşkusuz olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin kararı temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçe ile bozulmuş; mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilip genişletilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmektedir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tarımsal kalkınma kooperatiflerinin amaçları doğrultusunda ortakları lehine kefalette bulunup bulunamayacağı, bireysel kredi sözleşmesine kefil olunmasının tarımsal kalkınma kooperatifi olan davalının amaçları ile bağdaşıp bağdaşmadığı, bunun sonucuna göre davalı kooperatifin takibe konu borçtan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle işin esası ile ilgili yasal düzenlemelerin üzerinde durulması gerekmektedir.
Sınırlı Sorumlu Esenli Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Anasözleşmesinin '' Amaç '' başlıklı 6. maddesi;
''... Kooperatifin amacı:
a)Ortakların her türlü bitkisel, hayvancılık, ormancılık konularındaki istihsalini geliştirmek ve ihtiyaçları ile ilgili temin, tedarik, işletme, pazarlama, değerlendirme faaliyetlerinde bulunmak,
b)Ortakların ekonomik ve sosyal yönden gelişmelerine yardımcı olmak, iş sahası temin etmek,
c)Ortakların ekonomik gücünü arttırmak için tabii kaynaklardan faydalanmak, el ve ev sanatları ile tarımsal sanayinin gelişmesini sağlayıcı tedbirler almaktır.” şeklindedir.
''Çalışma Konuları'' başlıklı 7. madde;
''... Kooperatif, kuruluş amacına uygun olarak aşağıda belirtilen konularda gerekli gördüklerini seçer,
…l)Kredi alınan banka, kurum ve kuruluşlara kooperatif tüzel kişiliğine ait taşınır ve taşınmaz malları ipotek ettirmek ve ortakları adına kefalette bulunmak...” açıklamasını içermektedir.
Sözleşmenin 53.maddesi uyarınca;
''... Genel kurulun görevleri şunlardır:
…p)Proje konusu ve keşif bedeli de göz önünde tutulmak suretiyle yönetim kuruluna borçlanma yetkisi vermek, yatırım yapılması ve ortaklarla birlikte müteselsilen borçlanmaya karar almak…”
''Yönetim kurulu Temsil'' başlıklı 70. madde ile;
''…Kooperatifi temsile yetkili olanlar kooperatifin konularının sınırları içerisinde çeşitli işleri hukuki işlemleri, kooperatif adına yapmak ve kooperatifin unvanını kullanmak hakkına sahiptirler…”
Ayrıca 127. madde ile;
''... Bu anasözleşmede aksine açıklama olmayan hususlarda 3476 Sayılı Kanunla değişik 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu ile bu kanunun 98. maddesine atfen 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun genel hükümleri ile Anonim Şirket hükümleri uygulanır.”
1163 sayılı Kooperatif Kanununun konuya ilişkin 59.maddesi;
''... Temsile yetkili şahıslar kooperatif namına onun amacının gerektirdiği bütün hukuki işlemleri yapabilir.
Bu temsil yetkisinin sınırlandırılması iyi niyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hiçbir hüküm ifade etmez. Temsil yetkisinin sadece esas müessesenin veya bir şubenin işlerine hasrolunmasına veya kooperatif unvanının birlikte kullanılmasına dair ticaret siciline tescil edilmiş olan kayıtlar saklıdır.
Yönetime veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri esnasında meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur…” şeklindedir.
Uyuşmazlığın çözümü yönünden 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun ''Temsil salahiyeti'' başlıklı 21. maddesinin de değerlendirilmesi zorunludur. Madde uyarınca;
''...Temsile salahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler.
Temsil salahiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditler muteberdir…”
Anılan mevzuat çerçevesinde somut olay ele alındığında; davacı banka tarafından davalı tarımsal kalkınma kooperatifinin ortaklarına bireysel tüketici kredisi kullandırıldığı, davalı kooperatifin ortakları yararına ve ortaklarının yanında kullanılan krediye müteselsilen kefil olduğu, tarımsal kredi kooperatifi ortaklarının temerrüde düşmesi üzerine, davacı bankanın ortaklar ve tarımsal kredi kooperatifi aleyhine icra takibine giriştiği, kullanılan kredinin tarımsal nitelikli kredi olmadığı, bireysel tüketici kredisi olduğu, kooperatif genel kurulundan yetki alınmadığı, atılan imzaların kooperatifi bağlamayacağı, imzayı atan yöneticileri bağlayacağı gerekçesiyle takibe itiraz edildiği anlaşılmaktadır.
Bu aşamada belirtilmelidir ki davalı kooperatif tarafından kredi sözleşmesini imzalayan kooperatif yöneticilerinin yetkili temsilci olmadıkları yönünde bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Dosya kapsamında bulunan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğünün yazıları, Esenli Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Karar Defterleri ve genel kurul kararlarından; Tarım ve Köyişleri Bakanlığının damızlık sığır yetiştiriciliği projesi kapsamında davalı kooperatif ortaklarının davacı bankadan bireysel kredi kullandıkları, davalı kooperatifin de ortaklarına kefil olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı Esenli Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi 2008 yılı Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağı incelendiğinde; beş numaralı karar ile ortaklar mülkiyetinde bulunan 300 başlık damızlık sığır yetiştiriciliği projesinin 2009 yılı yatırım programından uygulanması için yönetim kuruluna oy birliği ile yetki verildiği, altı numaralı karar ile söz konusu proje ile ilgili kooperatif adına borçlanma sözleşmeleri imzalama, bankalardan para çekme, yatırma ve diğer uygulamalarla ile ilgili yönetim kuruluna oy birliği ile yetki verildiği görülmektedir.
Toplantı Tutanağı incelendiğinde ise: altı numaralı karar ile uygulanmakta olan ortaklar mülkiyetinde 180 başlık damızlık sığır yetiştiriciliği projesi ile ilgili yönetim kuruluna borçlanma sözleşmesi imzalama, ortaklara kefil olma, bankalardan para çekme, yatırım vb. konularda oy birliği ile karar verildiği görülmektedir.
Şu durumda amacı üyelerinin ekonomik kalkınmasını sağlamak olan davalı kooperatifin, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın hayvancılık ile ilgili destekleme projesine üyelerinin katılımının sağlanması amacıyla davacı bankadan kullandıkları bireysel kredi sözleşmesine kefil olması kooperatifin kuruluş amacıyla uyumlu olup, yetkili temsilcilerin bu amaç doğrultusunda imzaladıkları kefalet sözleşmesinden davalı kooperatif sorumludur.
Belirtilmelidir ki, yöneticilerin kullandığı yetki kooperatif genel kurulunun devir ve terk edemeyeceği yetkilerden de değildir.
Bu nedenlerle mahkemenin; yönetim kurulunun üyelerinin bireysel kredi sözleşmesine kefil olmasının kooperatifin kuruluş amacıyla bağdaşmadığı, kefalet sözleşmesinin imzalanabilmesi için genel kuruldan yetki alınması yönündeki gerekçesi yerinde değildir.
O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Yukarıda belirtilen nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
23.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2013/154 E. , 2013/323 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
Taraflar arasındaki yönetim kurulu kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı kooperatifin üyesi iken 2003 yılında istifa ettiklerini, istifaları kabul edilirken tekrar kooperatife üye olmak istenildiğinde 20 iş günü içinde ortak olarak alınılacağına dair kooperatifin karar aldığını, müvekkillerinin üye olmak için kooperatife başvuruda bulunup sermaye payını banka hesabına yatırdıklarını, üye olmak için tüm şartları haiz oldukları halde gerekçe gösterilmeden taleplerinin reddedildiğini, müvekkilerinin anasözleşmenin 9. maddesindeki şartlara sahip olduğunu ileri sürerek, yönetim kurulunun üye olma taleplerinin reddine dair kararın iptali ile müvekkilinin kooperatife üye olmasına hükmen karar vermesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, mahkeme kararı ile hükmen üye yapılması şeklinde bir uygulamanın yasada olmadığını, yönetim kurulunun 25.12.2009 tarihli kararının hukuka uygun olduğunu, davacıların anasözleşmedeki şartları taşımadığını, halen Bulak Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ne üye olduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacıların davalı kooperatif anasözleşmesinin 9/c maddesindeki şartları taşımadığından üyeliklerinin reddine dair yönetim kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Dava, yönetim kurulunun üyeliğe kabul etmeme kararının iptali ile üyeliğin hükmen tescili istemine ilişkindir.
Davalı S.S. ... Kooperatifi'ne ait anasözleşmenin 5. maddesinde "Kooperatifin çalışma bölgesi ...dür" hükmü düzenlenmiş, yine aynı sözleşmenin ortaklığa girme şartları ve ek ödemelere ilişkin 9. maddesinin b bendinde "5. maddede belirtilen çalışma bölgesi içinde en az bir yıl ikamet etmiş olmak" aynı maddenin c bendinde ise" aynı bölgede başka bir tarımsal kalkınma kooperatifinin ortağı olmamak" hükmü düzenlenmiştir.
Mahkemece, davalı kooperatifin anasözleşme hükümleri değerlendirilerek bir hüküm kurulması gerekirken, ... ...ve ... Genel Müdürlüğü'nün hukuki bir bağlayıcılığı bulunmayan ve anasözleşmenin 9. maddesine aykırı düşen 21.12.2010 tarihli yazısındaki " ...bir şahsın çalışma bölgeleri farklı olsa da aynı anda iki tarımsal tarımsal kalkınma kooperatifine ortaklığı mümkün görünmemektedir" görüşüne ve aynı yöndeki bilirkişi raporuna itibarla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Mahkemece, davacıların farklı çalışma bölgelerinde aynı anda iki tarımsal kalkınma kooperatifine ortak olmalarının mümkün olduğu, 9. maddenin buna engel olmadığı gözetilerek, S.S. ...Kalkınma Kooperatifi ve S.S. ... Kooperatifi'nin aynı çalışma bölgesi içinde olup olmadığı, bu Kooperatifler aynı çalışma bölgesi içinde değil iseler, davacıların davalı kooperatifin çalışma bölgesinde en az bir yıl ikamet edip etmedikleri hususları üzerinde durulması, diğer anlatımla davalı kooperatif anasözleşmesinin 9. maddesindeki ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıkları araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.01.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
23. Hukuk Dairesi 2014/1339 E. , 2014/2142 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yenice(Karabük) Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/01/2013
NUMARASI : 2010/135-2013/12
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalı kooperatifin üyesi olan müvekkillerinin aynı zamanda Karabük bölgesinde faaliyet gösteren B... Köyü Tarımsal Kalkındırma Kooperatifi'nin de üyesi olduklarını, davalı kooperatifin müvekkillerinden B... Köyü Tarımsal Kalkındırma Kooperatifi'nden istifa ettiklerine dair yazı istediğini, ancak müvekkillerinin her iki kooperatifin çalışma bölgelerinin farklı olması nedeniyle istifa etmediklerini, bunun üzerine davalı kooperatifin 06.08.2010 tarihli yazı ile müvekkillerinin ortaklıktan ihraç edildiğini bildirdiğini, ancak ihraç yetkisinin yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulda olduğunu, çıkarılma kararının ortağa tebliğ edilmek üzere on gün içinde notere tevdi edilmesi gerektiğini, her iki kooperatifin çalışma bölgelerinin farklı olduğunu ileri sürerek, müvekkillerinin ihracına ilişkin yönetim kurulu kararının iptal edilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif temsilcisi, 21.05.2000 tarihli genel kurul kararı ile yönetim kuruluna üyeler hakkında ihraç kararı verebilme yetkisi verildiğini, anasözleşmenin 9/c maddesine göre üyelerin aynı bölgede başka tarımsal kooperatife üye olamayacakları halde davacıların aynı çalışma bölgesinde faaliyet gösteren B.. Köyü Tarımsal Kalkındırma Kooperatifi'ne de üye olduklarını, ihraçların hukuka uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; G...Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin merkezinin Y../Karabük, B.. Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin merkezinin ise Karabük ili olduğu, bu nedenle iki kooperatifin aynı çalışma bölgesinde olduğunun açık olduğu, yönetim kurulunun genel kurul tarafından kendisine verilen yetkiye istinaden karar aldığı, davacıların aynı anda hem davalı kooperatife hem de dava dışı B.. Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ne üye olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Dava, ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Kooperatiflerde ortak olma koşullarının kaybedilmesi halinde ortaklık, kendiliğinden sona ermemektedir. Bu durumdaki ortağa çekilecek ihtarname ile kooperatifin aynı bölgede başka bir tarımsal kalkındırma kooperatifinin ortağı olmamak koşulunu ihlâl ettiği belirtilerek, bu kooperatiften ayrılması, aksi halde ihraç edileceğinin bildirilmesi ve uygun süre verilerek anılan ortak olma koşulunu sağlaması yönünde imkân tanınması, uyarının gereği yerine getirilmediği takdirde ihracına karar verilmesi gerekmektedir. Anasözleşmede ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nda anılan ortaklık koşulunu kaybedenler için ihraç öncesinde ihtar gönderilmesi öngörülmemiş ise de, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 27. maddesinde parasal yükümlülükleri için ihraç öncesinde aranan uygun süre verilmesi koşulunun, kıyasen uygulanması gerekir. Bu uygulamanın YHGK'nın 27.04.2010 tarih ve 16-149 E, 212 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere, hayatın olağan akışına, iyiniyet kurallarına ve kooperatifin amacına uygun olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, 06.08.2010 tarihli yönetim kurulu kararı ile, ihtara rağmen adı geçen kooperatiften ayrıldığını belgelemeyen S.. U.., M.. U.., R.. U.., S.. U.., A.. İ..'ın (davacıların) üyeliklerinin düşürülmesine karar verilmiştir. Davalı S.S. G... Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'ne ait anasözleşmenin 5. maddesinde "Kooperatifin çalışma bölgesi G.. Köyü'dür" hükmü düzenlenmiş, yine aynı sözleşmenin ortaklığa girme şartlarına ilişkin 9. maddenin c bendinde ise" aynı bölgede başka bir tarımsal kalkınma kooperatifinin ortağı olmamak" hükmü düzenlenmiştir. Mahkemece, yönetim kurulu ihraç kararı içeriğinde sözü edilen ihtarın yazılı olup olmadığı, yazılı ise davacılara tebliğ edilip edilmediği davacı kooperatiften sorulup; davacılara tebliğ edilmiş bir ihtarnamenin bulunduğunun bildirilmesi halinde ihtarname ve tebliğ belgeleri istendikten sonra makul süre ve ihraç ihtarı içeren bir ihtarnamenin davacılara tebliğ edildiğinin tespiti halinde, davacıların farklı çalışma bölgelerinde aynı anda iki tarımsal kalkınma kooperatifine ortak olmalarının mümkün olduğu, 9. maddenin buna engel olmadığı gözetilerek, S.S. G.. Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi ve S.S. Bulak Tarımsal Kalkınma Kooperatifi'nin aynı çalışma bölgesi içinde olup olmadığı, bu Kooperatifler aynı çalışma bölgesi içinde değil iseler, ihraç kararının anasözleşmenin anılan hükmüne aykırı olduğu sonucuna varılması ve davanın kabulüne karar verilmesi, aynı çalışma bölgesi içinde iseler şimdiki gibi davanın reddine; yazılı bir ihtarname bulunmaması veya yazılı bir ihtarname olup da davacılara tebliğ edilmediğinin ya da ihtarnamenin yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda makul süre ve ihraç ihtarını içermediğinin tespiti halinde davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ :Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazların reddine, (2) numaralı bentte açıklananan nedenlere, temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.